rss
email
twitter
facebook

16 Mayıs 2010 Pazar


EĞER

çevrende herkes şaşırsa ve bunu da senden bilse,
sen aklı başında kalabilirsen eğer,
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem de kendine güvenebilirsen eğer,

bekleyebilirsen usanmadan,
yalanla karşılık vermezsen yalana,
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana,

düşlere kapılmadan düş kurabilir,
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
ne kazandım diye sevinir,
ne yıkıldım diye yerinir,
ikisine de vermeyebilirsen değer,

söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
kandırabilir diye saflar dert etmezsen,
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
koyulabilirsen işe yeniden,

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın diline
baştan tutabilirsen yolunu,

yüreğine, sinirine "dayan" diyecek,
direncinden başka şeyin kalmasa da,
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek,

herkesle düşer kalkar erdemli kalabilirsen,
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitmezse seni,
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni,

bir saatin her dakikasına emeğini katarsan hakçasına,
böylece dünyalar önüne serilir
,

Yazar Rudyard kipling , tercümesi Bülent Ecevit

21 Nisan 2010 Çarşamba

Kötü genetik miras peşinizi bırakmaz !




Alman psikoterapist Bert Hellinger'in üzerinde uzun yıllar çalıştığı ve günümüzde Türkiye'de de yaygınlaşmaya başlayan ''Aile Dizimi'' adlı terapi yöntemine göre, önceki kuşakların işlediği ve sorumluluğu alınmamış kötü fiiler, çocuklar ya da torunların hayatlarında olumsuzluklara yol açıyor.
Bugün ''Aile Dizimi''nin yanı sıra ''sistem dizimi'' ve ''yaşam dizimi'' gibi çeşitli adlarla anılan yöntemin temelinin çağlar öncesinde yaşanan tecrübelerin tüm insanlığın DNA'sına kazındığı savına dayanan ''kolektif bilinç'' kuramını temel aldığı ifade edilmektedir.

''Ailelerin, kurumların, çiftlerin enerjisel alan anlamında birer sistemleri var. Bu sistemdeki enerjisel anlamdaki kitlenmeler sorunlara yol açıyor. Ne tür kitlenmeler? Hak yemeler, cinayetler, kız kaçırmalar, her türlü haksızlığa uğramalar, kürtajlar, her türlü kötü edim. Bunlar, sonraki nesillere de aktarılmak üzere sistemlerde birtakım kilitlenmelere sebep oluyor. Bu edimlerin yarattığı kilitlenmeler bazen aynı nesilden kişilerde, bazen sonraki nesillerde ortaya çıkabiliyor.''

Sadece ailelerin değil, kitlelerin yaşadığı göçler, savaşlar ve soykırımlar gibi olayların da toplumların enerji sistemlerini olumsuz etkilenmekle birlikte, bu tür olumsuzlukların da bizleri siyasi ya da ekonomik istikrarsızlıklara götürebilmektedir.
Bu nedenle eski nişanlılarını ya da eşlerini kötü anan kişilerin, bir savaşta kötü edimde bulunan tarafların, anne-babalarına onlar değil kendileri yetişkinmiş gibi davranan çocukların sistemlerindeki kitlenmenin ancak haksızlık yapılan tarafların onurlandırılmasıyla çözülebileceği söylenmektedir.

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bütün dünyada saygın bir yeri olan Bert Hellinger, günümüzün en çok yankı uyandıran terapistleri arasında yer alıyor. Hellinger'in Türkçede yayımlanan ''Sevgi Düzenleri'', ''Kabul Etmenin Özgürlüğü'', ''Sevginin Saklı Simetrisi'' ve ''Yardım Etmenin Düzenleri'' adlı kitapları bulunuyor.


kaynak : http://www.ntvmsnbc.com/id/25079615/

Facebook | Hz. Mevlâna'nın Fotoğrafları - Hz. Mevlâna

Hz. Mevlâna: "Daha ne kadar ihtiyaçlar içinde çırpınan canı
düşüneceksin? Ne vakte kadar sıkıntılarla, kavgalarla dolu dünya için
tasalanıp duracaksın? Dünyanın senden alabileceği ancak bu bedendir; sen
böceklere yem olacak bu et yığınını bir çöplük say da, bu kadar
düşüncelere dalma... (Hz. Mevlana)"


16 Nisan 2010 Cuma

5 Nisan 2010 Pazartesi

Bilincimdeki ben ve sen ..



Bilincimdeki ben, ASLA değilim bir başkasının bilincindeki ben!.

Bilincindeki sen, asla değilsin benim ya da bir başkasının bilincindeki sen!.

Ben, veri tabanına göre oluşmuş bir hayâlden başka bir şey değilim senin bilincinde!… Ve sen, veri tabanına göre oluşturduğun kendi tasavvur ve hayâline demedesin,

Oysa, ebeden beni tanıman mümkün değil! Sen de, benim için öyle!.

Eğer anlarsan bu anlatmak istediğimi, fark edersin ki, her an daima yanlızca hayâlindeki kişilerle berabersin; asla karşındakiyle değil! Bu dünya yaşamında da böyle, ötesinde de…

Herkes, veri tabanına göre kendi hayâl dünyasında yaşamada!. Başkalarını da, tanıdığını sanarak, onlar hakkında budalaca yorumlarla yorulup, ömür tüketmede!.

Oysa, o yorumlarının tümü, karşısındakine değil; kendi hayâlinde yarattığı ve karşısınındakinin adını taktığı kendi hayalindeki yarattığına; yani kendine dönük!… Asla karşısındakine ulaşmıyor!.

Her birim, karşısındaki sûrete göre veri tabanının oluşturduğu hayâl dünyasındaki kişileri yorumlayıp; veri tabanına GÖRE onları değerlendirerek, cehennem ya da cennetinde yaşamada!.

Akıllı insan, şimdiden cenneti yaşar “ALLAH”a teslim olarak…

Ahmak da, her şeyin ille de kendi arzuladığı gibi olmasını istemede devam ederek cehennem eder yaşamını!.

Mesajlar Kitabından,Ahmed Hulûsi (2001)

2 Nisan 2010 Cuma

Vergiler niçin etkin değildir ?

...Vergiler niçin etkin değildir ?
Çünkü tamamen rekabetçi piyasada fiyatla taşınan bilgiyi yok ederler.
fiyat artık maliyete eşit değildir .

Kahve maliyeti : 60 sent
• Tamamen rekabetçi piyasada kahvenin maliyeti : 60 sent
• Vergi dahil kahvenin maliyeti : 66 sent
• Kahveye ödenmek istenen fiyat : 63 sent
• Satılan kahve : Yok
• Vergi geliri : SIFIR !!

''Görünmeyen ekonomist ( Tim harford ) '' adlı kitaptan bir alıntıdır.

Böylece eşitliği (sosyal adalet) sağlamak amacıyla piyasaya vergiler ile müdahale
eden devlet optimal bir vergi politikası uygulamadıkça piyasadaki etkinliği bozabilir.